‘Dervişlerle Gönül Yolculuğu’, mânâ ve madde âlemini ortak bir paydada buluşturan, Türk Edebiyatı’nda bir ilk tür olarak da nitelendirilebilecek uzuun! ama en ince ayrıntısına kadar hatırlanıp satır satır dokunan bir rûya seyahati. Hikâyenin eski ve tecrübeli, kalbürüstü ödüllere aşina yüzlerinden Ayşe Didem Uslu (-babalık soyadıyla-Battalgazi), metinlerini döndükçe dönenip aşka gelen bir mevlevî dervişi esrikliğiyle inci gibi diziyor; yuvarlana yuvarlana çığa ... Devamını Oku »
Yazar Arşivi: Ömer Öztürk
Feed SubscriptionDünden Bugüne – Gelenekselden Çağdaşa – Meddahlık Sanatı
“Meddah”, kelime olarak “öven”, “övücü” mânâlarını karşılar. Meddahlığa soyunan, icra ettiği amele münasip bir surette eline asasını ve mendilini almak ve bir sandalye üzerine oturmak suretiyle halk kitlelerinin karşısına çıkan zat-ı muhterem, evvela protokol eski dille teşrifat (şerefliler) safında bulunan kaymakam, vali gibi mülk-ü erkânı yâni cümle ileri geleni selâmlayarak, onlara dua ve minnetlerini takdim ederek söze başladığı için meddah ... Devamını Oku »
BRİTANNİCUS (tragedya) – Racine
FRANSIZCADAN ÇEVİREN VE OYUNLAŞTIRAN: ÖMER ÖZTÜRK NİÇİN BRİTANNİCUS 1669’da, Racine otuz yaşındaydı; Andromaque’ın başarısı onu tragedyanın babası, kocamış Corneille’in rakibi haline getirmişti. Öyle ki, Auguste, Nicomede ya da Sertorius gibi kahramanlar yaratıyor, bunları kanlı-canlı tasvir ediyordu. Bu yeni dram örgüsüyle, Corneille’i tahtından etmesi işten bile ... Devamını Oku »
Arşivden / Artaudvâri: Delilik Ve İntihar Temsili
Ömer Öztürk
MÜHİM İKAZ: Yazım bir temsil tecrübesidir. Olumsuz eleştiriler daha iyiye, daha “mükemmel”e (ki “tamamlanmış”, “tamam” demektir) erişme çabasının metnî bir dışavurumudur. O sebeple, olur a, alınganlık gösterilmemesi, mümkünse isim verilerek alıntı yapılması, önemle rica olunur. Yazar…
ANLATICI: Antonin Artaud’nun depresyonu vardı. Depresyon ve onun uzantısı rahatsızlıklar bir sanatçıyı, bir oyuncuyu besler (ikinci-ara-ses: mesela kadın bağımlılığı bir aktör ve bir oyun yazarının yaratıcılığını arttırır), şahsiyetinin bir parçası olan ruhî buhranlar (ikinci-ara-ses: toplum-dışılık, sinizm, söz gelimi Atina’nın orta yerinde mastürbasyon yapan Diyojen v.s.) ve fikri sabitler (ikinci-ara-ses: Artaud kendini mumya addediyordu. Ruhu bedeninden ayrılmış, ruhsuz, hissiz ama yaşayan bir mumya, bir ölü. Genç yaşta sırtına saplanan bıçak, vahşet tiyatrosu manifestolarının başlangıç noktasını teşkil edecektir. Kuralcı tiyatro kalıpları ıskartaya çıkarılacaktır) bir onun sanatını zirveye çıkarır; ortaya hissî, ölümsüz, lezzetli eserler çıkar. Oyuncular ve yazarlar çoğul kişiliklidirler. Sıradan insanlar sıradan yaşamlar sürerler, dünyayı deliler ve dahiler idare ederler.
Devamını Oku »